9 Mayıs 2011 Pazartesi

O'nu gördüm ama yapmam gerekeni yapmadım. Kapıyı çalıyordu ama açmadım.

Matta 25:35
Çünkü acıkmıştım,
         bana yiyecek verdiniz;
susamıştım,
         bana içecek verdiniz;
yabancıydım,
         beni içeri aldınız. (Yapmadım, içeri almadım)
36
Çıplaktım,

         beni giydirdiniz; (Sormadım bile)
hastaydım,
         benimle ilgilendiniz; (Sormadım bile)
zindandaydım,
         yanıma geldiniz.' (İçinde yaşadığı mahkumiyeti merak bile etmedim)

Benim için çok acı bir olay yaşadım bu gün.

Annemi kontrol etmek için gittiğim hastanenin duvarı dibinde bir kadıncağız oturuyordu. Elinde bir koli mukavvası parçası ve üzerinde şu yazı: "ZOR DURUMDAYIM YARDIM EDİN LÜTFEN". Ben hastaneye giderken önünden geçtim ve prensiplerim gereği para falan vermedim. Dönüşümde hala oradaydı. Yine geçtim önünden ve yine bir şey vermedim...


Ama farklıydı. Mavi ojeli tırnakları, büyük halka küpeleri, kimseyi görmemek için kaldırımda bir noktaya sabitlenmiş bakışları, çok da kirli olmayan yüzü, absürd olmayan giyimi... farklıydı işte. Ne bileyim.

Geri döndüm ve yine geçtim önünden, onun oturduğu yere yakın bir dönerciye girdim akşam yemeğimi almak için. İki yarım ekmeğe döner yaptırdım ve iki de ayran aldım. Çıktım, tekrar önünden geçtim. Olmadı, yapamadım, eve gidemedim, tekrar dönüp yanına gittim:

-Para veremem ama yiyeceğimi paylaşmama izin verir misin? diye sordum.

İrkilerek tiz bir -Hiiiii çıktı ağzından. Ve o ana kadar sabitlenmiş olan bakışlarını çevirdi bana.

Gözlerimin içine bakıyordu. Bütün soykırımları gördüm o bakışta, tüm katliamları, işkenceleri, sömürüyü, adaletsizliği... Haçını taşıyan Mesih'i gördüm orada...

-Benim için mi aldınız? dedi ve ekledi. Teşekkür ederim.

Ve ben onu orada o yokoluşun ortasında terkederek geldim evime, oturdum Face'in başına ve başladım felsefe yapmaya.

Bir hayat yokoluşa sürükleniyordu dışarıda ama ben varoluşun ilkelerini tartışıyordum içeride.

Aşağıdaki mesajı farkettim bana yazılan:

selam
Benim BABAANNEM DE ermeniydi.. Cok aci bir yasam öyküsü vardir..
Babam ondan kalan tek cocuktu.. 3 aylik bebekken, müslüman gecinen dedemler babami elinden alip, Hitler tarzina yakin insanlik disi vijdansizlikla, bir kis gecesi karda sogukta kadincagizi disari atmislar..
Babam 21 yaslarinda askerken, annesini tesadüf eseri yeniden bulmus.. Ama kadincagiz, son 4 senesini hastalikla gecirerek 6 yil yasamis :-((( Babami da 3 yil kaybettik.

Aşağıdaki cevabı da düşündüğüm an irkildim. Farkına vardım ki hayat düşünülesi değil yaşanasıdır. Çıktım onun oturduğu yere gittim ama artık orada değildi. Kahrettim kendime. Döndüm ve aşağıdaki cevabı yazdım.

Selam sevgili ....... Hiç düşündün mü neden çok acı gelir bu olaylar bize? Biz yaşadığımız için. Hiç düşündün mü, bir ermeni veya bir yahudi ataları için duyduğu acıyı kızılderililer veya mağribiler için de duyar mı? Sevgili kardeşim, dünya olarak adlandırdığımız bu gezegende doğrudan veya dolaylı olarak katkımız var tüm acı ve tatlı olaylarda. Yaşadığımız acılar ve kayıplar gelecekteki acıları ve kayıpları engelleyebilmemiz için uyarmalı bizi. Yoksa boşa gitmiş olur tüm o çekilenler ve kaybedilenler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder