Hayal meyal görüntüler bunlar ve hatta belki de tamamen beynimin yaratıları. Ama öylesine net ayrıntılar var ki hayal olamaz diyorum, olmamasını da istiyorum.
Tarih de net değil, 1963 doğumlu olduğuma göre sanıyorum 1970den önce.
Kumkapı'da yarı bodrum bir evde tek odada kalıyoruz, gün batmış ve ben her çocuk gibi "hadi yat artık" uyaranlarına direnmekteyim.
Odun sobasının hemen yanındaki yatağa yatmış ama uyumamak için her yolu deneyen bir çocuk düşleyin.
O, o yaramaz, o annesini canından bezdiren velet benim işte.
Bir ara yatağın örtüsünü kaldırıp altına bakıyorum ve üç tane sıçan görüyorum (kendimce). Ve işe yarar bir şey yapmış olma ve ebeveyninin beğenisini kazanma kaygısıyla sobanın yanında duran maşayı alarak o üç sıçandan birini belinden maşayla yakalayarak çıkarıyorum yatağın altından:
- Mama bak fare yakaladım. (O dönem fareler günlük hayatımızın birer parçası. Akşamları yatmadan evde yiyecek bir şeyler bırakırdık ortalıkta ki uyuyanları kemirmesinler. Ve çocuk da olsam anlıyordum ki mamam da babam da şikayetçiler durumdan ve zehir falan da fayda etmiyor.)
- Ne diyorsun sen dzo. diyerek mutfaktan aceleyle geliyor mamam ve maşanın ucundaki zavallıyı görünce.
- Bırak onu çabuk, o fare değil. Tekir doğurmuş. diyor.
- Nereden buldun onu.
Ben, iyiyi yapmak isterken zarara yol açmış birinin kaygısıyla yavruyu hemen yere bırakıp maşayı mamama uzatıyorum ve yatağın örtüsünü kaldırarak:
- Ordan diyorum.
Burada kopuyor görüntüler.
Ama hatırladığım o üç yavrudan birisi çok yaramaz olduğu ve çocuklarla (ben ve benden 16 ay küçük olan kızkardeşim Mari) anlaşamadığı için halamlara veriliyor ve orada ilgisizlikten evden kaçıyor ve dönmüyor. Haa, adını canavar koymuştuk onun.
İkincisinin akibetini hatırlamıyorum.
Üçüncüsü ise, Adını Akel koymuştuk çünkü elleri ve kuyruğunun ucu beyazdı çok üzücü bir kazada öldü...
Komşu evlerden birinin bodrumuna inen merdivenlere misketleri kaçan çocuklar, bodrum girişini kapayan yatay parmaklığı kaldırarak giriyorlar misketlerini almaya, Akel ise merakla bodrum girişinin kenarından bakıyor. Misketlerini alan çocuklar Akel'e dikkat etmeden parmaklığı bırakıyorlar ve kenardaki Akel'in üzerine düşen parmaklık ikiye bölüyor Akel'i.
Görmedim ölüsünü, hatırladığım
ise sadece çok büyük bir boşluk hissettiğim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder