19 Mart 2011 Cumartesi

Yılda bir ??? günü yerine, barış içinde her gün insanlık günü kutlayabileceğimiz günlerin umuduyla.

Yahu bırakın kadını erkeği, kürdü ermeniyi, siyahı beyazı;
insan olmayı becermeye bakalım,
hepimiz, her zaman.

364 gün küfrettiklerime 365inci gün de küfretmiyorsam adaletsiz olmanın yanında ikiyüzlüyümdür de.

Özgürlük istedim her zaman;
          kürde ya da ermeniye değil, her insana.
Eşitlik istedim her zaman;
          kadına ya da erkeğe değil, her kese.
Kardeşlik istedim her zaman;
          salt karındaşlar arasında değil, tüm varolanlar arasında.

4 Mart 2011 Cuma

Ahkam kesmeyi savaşmaya yeğleyenler. (Bu yazıyı genelleme gibi görenler için; açıklamasıdır.)

Bazıları vardır, ("bazıları" hepsi değil)  her yerde görürüz ama ne yazık ki genellikle mevki ve titr sahibi olmaları sebebiyle bulaşmaktan çekiniriz.


Ben bu tipleri enik olarak adlandırıyorum. Niye mi?

On yıllar önceydi, kumkapıda tren köprüsüne doğru yürüyordum, yakınımda da birisi elindeki tasmanın ucunda bir yavru köpekle birlikte benimle aynı yöne doğru yürüyordu. Derken tren geçmeye başladı, işte o an o enik korkuyla kuyruğunu bacaklarının arasına kıstırarak adamın ayakları altına sindi. Tren gürültüyle geçmekte, enik ise sindiği yerden korkuyla seyretmekteydi. Zaman geçti, tren geçti, gürültü bitti ve o sinik enik, o korkudan nefes almayı bile unutmuş olan enik fırlayıverdi sığındığı ayakların arasından ve canhıraş bir şekilde havlamaya başladı gitmiş olan trenin ardından.



İşte bu enik gibidir o bazıları, (yine "bazıları" hepsi değil) içinde bulundukları ortamda süt dökmüş kedi, yada daha doğrusu enik gibi kuyruk bacaklar arasında, birilerinin ayakları altına sinerler. Ve gün olur, devran döner, o bazıları mekanı terkeder, trenin geçmediği, gürültünün olmadığı (yani tuzları kurudur artık, sorunsuz bir yaşam sürmeye başlayanlar) bir mekana geçerler.




Geçtikleri mekanda kendilerini ("kendi kendilerini") DİASPORA halkı olarak adlandırırlar (yani "DİASPORA" adını kendilerine alan açmak için kullanırlar). Artık keyifleri yerine gelmiştir, gürültü yoktur, korku sebebi yoktur (tuzları kurudur). Ve başlarlar canhıraş bir şekilde havlamaya ("havlamaya" çünkü eleştirileri veya saptamaları objektif olmaktan uzaktır). Diğerlerinden, gürültülü mekanı terketmemeyi göze almışlardan ("terketmemeyi göze almışlardan" hepsi elbette objektif değildirler. yazı da bir genelleme değil zaten.) bazıları bu havlamaları dinlemeye çalışırlar. Ama nafile bir gayrettir. Anlam yoktur çünkü bu havlamalarda.


Savaşmaktansa cephe dışından ahkam kesmeyi tercih edenlerin havlamalarıdır bunlar.

1 Mart 2011 Salı

Ahkam kesmeyi savaşmaya yeğleyenler.

     Bazıları vardır, her yerde görürüz ama ne yazık ki genellikle mevki ve titr sahibi olmaları sebebiyle bulaşmaktan çekiniriz.
     Ben bu tipleri enik olarak adladırıyorum. Niye mi?
     On yıllar önceydi, kumkapıda tren köprüsüne doğru yürüyordum, yakınımda da birisi elindeki tasmanın ucunda bir yavru köpekle birlikte benimle aynı yöne doğru yürüyordu. Derken tren geçmeye başladı, işte o an o enik korkuyla kuyruğunu bacaklarının arasına kıstırarak adamın ayakları altına sindi. Tren gürültüyle geçmekte, enik ise sindiği yerden korkuyla seyretmekteydi. Zaman geçti, tren geçti, gürültü bitti ve o sinik enik, o korkudan nefes almayı bile unutmuş olan enik fırlayıverdi sığındığı ayakların arasından ve canhıraş bir şekilde havlamaya başladı gitmiş olan trenin ardından.
    İşte bu enik gibidir o bazıları, içinde bulundukları ortamda süt dökmüş kedi, yada daha doğrusu enik gibi kuyruk bacaklar arasında, birilerinin ayakları altına sinerler. Ve gün olur, devran döner, o bazıları mekanı terkeder, trenin geçmediği, gürültünün olmadığı bir mekana geçerler.
     Geçtikleri mekanda kendilerini DİASPORA halkı olarak adlandırırlar. Artık keyifleri yerine gelmiştir, gürültü yoktur, korku sebebi yoktur. Ve başlarlar canhıraş bir şekilde havlamaya. Diğerlerinden, gürültülü mekanı terketmemeyi göze almışlardan bazıları bu havlamaları dinlemeye çalışırlar. Ama nafile bir gayrettir. Anlam yoktur çünkü bu havlamalarda.
     Savaşmaktansa cephe dışından ahkam kesmeyi tercih edenlerin havlamalarıdır bunlar.

Öğrenmeyi sevmemenin insanı götüreceği yerler.

Öğrenmeyi sevmeksizin
          cömertliği sevmek vardır ki aptalca bir saflığa götürür.
Öğrenmeyi sevmeksizin
          bilmeyi sevmek vardır ki zihinin gereksizce dağılmasına götürür.
Öğrenmeyi sevmeksizin
          içten olmayı sevmek vardır ki onur kırıcı bir aldırmazlığa götürür.
Öğrenmeyi sevmeksizin
          dobra olmayı sevmek vardır ki kabalığa götürür.
Öğrenmeyi sevmeksizin
          açık görüşlü olmayı sevmek vardır ki umarsız bir asiliğe götürür.
Öğrenmeyi sevmeksizin
          prensip sahibi olmayı sevmek vardır ki mantıksız bir zorlamaya götürür.
Konfiçyüs