Allah: ~ Ar allāh الله [#Alh] bir
tanrı adı ~ Aram elah, ēlāhā אֶלָהּ, אֵלַהּ [#Alh] a.a. ~ İbr eloah אֶלוֹהּ Tevrat
tanrısının adlarından biri < İbr/Aram el אֶל [#Al] tanrı,
özellikle Kenan halkının tanrısı ≈ Akad ilu bir tanrı adı
→ ilah
Not: İbranicede
zuhur eden -ah eklentisinin anlamı tartışılmıştır. Bir dişil
eki olma ihtimali gözardı edilemez. • Karahanlı döneminden (11. yy) günümüze
kalmış olan Türkçe İslami metinlerde Allah adına
rastlanmaz, teŋri, bayat, iḏi sözcükleri
kullanılır. Ancak 10. yy'dan itibaren Türkçe kullanıma girmiş olan çok sayıda
Arapça İslami terim göz önüne alındığında bu adın yokluğu tesadüf olarak
değerlendirilmelidir.
Kaynak: Nişanyan etimolojik sözlük
Allah:[a] (Arapça: ٱللَّٰه, romanize: Allāh (yardım·bilgi), Arapça
telaffuz: [ɑɫˈɫɑː(h)]), İbrahimî dinlerde geçen
tek Tanrı'yı
ifade eden Arapça sözcük.[2][3][4] Allah ismini Müslümanlar dışında ana
dili Arapça olan Yemen Yahudileri ve
bazı Mizrahi Yahudileri toplulukları
ile Malta'da
yaşayan Roma Katolikleri, Orta
Doğulu Semitik Hristiyanlar olan Aramiler, Maruniler, Süryaniler ve Keldaniler de
kullanır.[5]
Allah kelimesinin Arapça bir kelime
olmadığı iddiası mevcuttur[10] ve kelimenin
kökeni klasik Arap dilbilimciler tarafından yoğun olarak tartışılmıştır.[11]
MÖ 2000’lere dayanan
Kenan panteonunda “El” ya da “İl” baştanrı
konumundaydı. El her şeye kadir, ezeli ve ebedi, yer ile gökteki her şeyin tek
hakimi, her şeyi yaratan, yaratıcı, antlaşma yapan ahit tanrısı vs. gibi
niteliklere sahipti. El tanrısı Aramiceye Eloh veya Elaha ve İbraniceye Eloah
olarak geçmiş, Yeni Ahit’te “Eli” ve “Elohi” tanrı anlamında kullanılmıştır. İl
veya El sonu el veya il ile biten isimlerde görülmeye devam etmektedir. Gabri-el, Mika-el, Azrail, İsrafil, İsrael, Yişmael
(İsmail), Emanuel vb.[12] İslam öncesi
Arapça yazıtlarda Hristiyanların MS 6. yüzyılda El ve Eloha kelimelerini
kullandıkları bilinmektedir.[5]
Basra okulu onu irticali
bir kelime veya gizli, yüce gibi anlamlara gelen “lyh” kökünden türemiş “lah”ın
belirgin formu olarak değerlendirmişlerdir. Diğerleri ise kelimeyi Eski Suriye
dili veya İbraniceden ödünç alınma, çoğunluk ise Arapça Al-ilah’ın kısaltılarak Allah
şekline dönüştürülmesi olarak kabul etmişlerdir. Alimlerin çoğunluğu sonuncu
teoriyi benimser ve ödünç kelime teorisine şüpheyle yaklaşır.[13][14]
Allah anlayışı Mekke
dininde belirsiz bir anlama sahipti.[15][16] Allah veya ilah
sözcüğü bir isim veya unvandan daha çok bir sıfat olarak kullanılmış
olabilirdi.[15][17] Allah İslam öncesi dönemde politeistik Mekke
panteonunda bir put ile temsil edilmeyen tek ilah ve bir baştanrı idi.[18] Güney Arabistan
tanrılarından el-Lât, el-Uzzâ ve el-Menât Kur'an'da da anlatıldığı
şekliyle [19] Allah'ın kızları
olarak anılıyorlardı.
Kaynak: https://tr.wikipedia.org/wiki/Allah
Allah: Etimoloji. Allah kelimesinin
etimolojisi üzerinde İslâm bilginleri, Arap dili uzmanları ve müsteşrikler
tarafından farklı görüşler ileri sürülmüştür. Kelimenin herhangi bir kökten
türemiş olmayıp sözlük mânası taşımadığı ve gerçek mâbudun özel adını teşkil
ettiği, yahut sözlükte bir anlamı olsa bile gerçek mâbuda ad olunca bu anlamı
kaybettiği genellikle benimsenmektedir. Bununla birlikte onun çeşitli köklerden
türemiş olabileceğini söyleyenler de vardır. Bu ikinci grubun görüşleri şöyle
özetlenebilir: a) İlâh kelimesinden türemiş olup
başına harf-i ta‘rif getirilmiş, bir taraftan el-ilâh şeklinde
dildeki yerini almışken diğer taraftan kullanım sırasında dile kolaylık
sağlamak maksadıyla asıl kelimenin hemzesi kaldırılmış, lâmlar birleştirilmiş
(idgam) ve azamet ifade eden kalın bir ses verilerek Allah tarzında
okunmuştur. İlâh kelimesi ise “kulluk etmek” mânasındaki elehe-ye’lehu veya
“hayret ve şaşkınlık içinde kalmak, gönülden bağlanıp sığınmak”
anlamındaki elihe-ye’lehu ve velihe-yevlehu kökünden
ism-i mef‘ûl mânasında bir masdar olup “tapınılan, yüceliğinin karşısında
hayrete düşülen, gönülden bağlanılıp sığınılan” mânalarını ifade eder. Ancak
ilâh, hak mâbud için olduğu gibi bâtıl tanrılar için de kullanılmıştır
(bk. İLÂH). b) “Gizlenmek,
duyu idrakinin fevkinde olmak” anlamındaki lâhe-yelîhu kökünden leyh ⟶ lâh kelimesinden türemiş olup “duyu idrakinin
ötesinde bulunan” demektir. Lâh kelimesinin başına harf-i ta‘rif getirilerek
lâmlar birleştirilmiş ve Allah kelimesi elde edilmiştir. c) Daha
çok yabancı yazarların gösterdiği bir temayüle göre Allah lafzı, Câhiliye
Arapları’nın putlarından olan el-Lât (اللات) veya
Ârâmîce elâhâ (الاها) kelimelerinden alınmıştır.
Allah kelimesinin
etimolojisi hakkında ileri sürülen ve sayısı otuza yaklaştığı kaydedilen
(bk. Lisânü’l-ʿArab ve Tâcü’l-ʿarûs, “elh” md.leri; Râzî, I, 121-127)
eski farklı görüşler ve bunlara ilâve olarak öne sürülen yeni iddialar (bk.
Cevâd Ali, VI, 23-24, 116-118), başta Kur’ân-ı Kerîm olmak üzere İslâm
literatürünün sunduğu Allah anlayışı karşısında fazla bir önem taşımaz. Bununla
birlikte ortaya konan bütün görüş ve iddialar bir arada değerlendirildiği
takdirde kelimenin zengin mânalı ve Arapça asıllı ilâh lafzından türemiş olduğu
kanaati ağır basacaktır. Allah kelimesi İslâm öncesi Arap dili ve edebiyatında
“ilâh, tanrı” anlamında kullanılmış ise de (aş.bk.) bu kullanımın konu ile
ilgili İslâmî nasların semantik örgüsünden anlaşılan Allah kavramıyla
münasebeti yok denecek kadar azdır. İslâm bilginleri bu kelimenin tarifini, aynı
anlama gelen bazı kelime farklılıklarıyla şu şekilde yapmışlardır: “Allah,
varlığı zorunlu olan ve bütün övgülere lâyık bulunan zâtın adıdır” (الله اسم للذات الواجب الوجود والمستحق
لجميع المحامد)
(Tehânevî, “el-ulûhiyye” md.). Tarifteki “varlığı zorunlu olan” kaydı, Allah’ın
yokluğunun düşünülemeyeceğini, var olmak için başka bir varlığın desteğine
muhtaç olmadığını ve dolaylı olarak O’nun kâinatın yaratıcısı ve yöneticisi
olduğunu; “bütün övgülere lâyık bulunan” kaydı ise yetkinlik ve aşkınlık ifade
eden isim ve sıfatlarla nitelendiğini anlatmaktadır. Allah kelimesi İslâmî
naslarda bu tarifin özetlediği bir kavram haline gelmiş, gerçek mâbudun ve tek
yaratıcının özel ismi olmuştur. Bu sebeple O’ndan başka herhangi bir varlığa ad
olarak verilmemiş (bk. Meryem 19/65), gerek Arap dilinde gerekse bu lafzı
kullanan diğer müslüman milletlerin dillerinde herhangi bir çoğul şekli de
oluşmamıştır.
İslâm öncesinde Araplar’ın puta taptıkları
bilinmektedir. Kur’an’da bu konuya sık sık temas edilmekte, bazı âyetlerde putların
isimlerinden de söz edilmektedir (meselâ bk. en-Necm 53/19-20; krş. el-A‘râf
7/180; Râzî, Tefsîr, IV, 477). Bununla birlikte onların, muhtelif kabilelere
ait olmak üzere sayısı yüzlerle ifade edilen putların üstünde bir yüce tanrının
bulunduğu inancını taşıdıkları da anlaşılmaktadır. Kur’ân-ı Kerîm, onların
deyişiyle “Allah”, “azîz” ve “alîm” diye adlandırdığı bu yüce tanrının
kendilerini ve bütün kâinatı yarattığına, güneşi ve ayı belli bir nizama
bağladığına, yağmur yağdırmak suretiyle yeryüzünü canlıların beslenmesine
elverişli hale getirdiğine inandıklarını haber vermekte (meselâ bk. el-Ankebût
29/61, 63; ez-Zuhruf 43/9), ayrıca onların bu Allah adına yemin ettiklerini
(el-En‘âm 6/109; en-Nahl 16/38), hayatlarının sıkıntılı ve tehlikeli dönemlerinde
O’na sığındıklarını (el-En‘âm 6/40-41; Yûnus 10/22) ve O’nu Kâbe’nin rabbi
kabul ettiklerini (Kureyş 106/3) ifade etmektedir. Yine Kur’an, Câhiliye
Arapları’nın bu yüce tanrı (Allah) inancının yanında putlara tapmalarının,
putların kendilerini Allah’a yaklaştıracağı ve O’nun nezdinde şefaatçi olacağı
kanaatine bağlı olduğunu haber verir (bk. Yûnus 10/18; ez-Zümer 39/3). Diğer
bazı âyetler, Câhiliye Arapları’nın “yüce tanrı” anlamındaki Allah inancının
başka belirtilerine de temas eder (bk. Cevâd Ali, VI, 104-105).
Kaynak: https://islamansiklopedisi.org.tr/allah#1
Allah: Etimolojik
olarak, Allah ismi muhtemelen Arapça al-Ilāh ,
"Tanrı" nın kısaltılmış
halidir . İsmin kökeni , İbranice İncil'de ( Eski Ahit ) kullanılan tanrı
kelimesinin il , el veya eloah olduğu en eski Semitik yazılara kadar
izlenebilir . Allah, Tanrı için standart Arapça kelimedir ve Arapça
konuşan Hıristiyanlar ve Yahudiler ile Müslümanlar tarafından
kullanılır. Özellikle İslam ile kelimenin dernek İslam'ın kutsal dili
olarak Arapça'nın özel statü gelen kutsal ,Kur'an : orijinal dilinde Kur'an Allah'ın
değişmez kelime olarak kabul edilir, çünkü Tanrı'nın kendini tarif
inanılmaktadır Arap dili olarak Allah'ın .
Kaynak: https://www.britannica.com/topic/Allah
Yaratılış 1:3 bu kez Allah Teʿâlâ aydınlık olsun
dėdi de aydınlık oldu
Yaratılış 2:5 ve henüz yerde olmayan sahrânıŋ cümle fidânlarını hem bitmezden evvel
tarlanıŋ cemîʿ otunu zîrâ Taŋrı Allah Teʿâlâ dahi yer üzerine
yağmur yağdırmadı ve yeri nadas ėtmek içỉn âdam yok idi
1665 Ali Bey çevirisi. (İlk Türkçe tercümedir.)
Bunun da yanısıra kullanageldiğimiz Kitab-ı
Mukaddes'te kullanılan "RAB" "Rab" "rab" aslen üç
farklı kelimedir (YAHWEH, ELOHİM ve ADONAİ). Mütercimler bu üç kelimenin de
aslını kullanmamayı tercih etmişler ve hepsine de rab demişlerdir. Bu ve
benzeri bir çok değişiklik mevcuttur.
Aslı bırakarak kelimelerle oyalanmak, kelimelerde
huzur bulmak veya kelimelerden rahatsız olmak; bir Torah uzmanının bana
söylediği "KELİME FETİŞİSTİ" olmamıza yol açabilir.
Nacizane önerim kitabı çok dilli okumaya çalışmaktır.
Nitekim; " Gerçeği bileceksiniz ve gerçek sizi özgür kılacak" diye
yazılmıştır.
SELAMETLE KALIN