21 Eylül 2020 Pazartesi

Allah İslam öncesi dönemde politeistik Mekke panteonunda bir put ile temsil edilmeyen tek ilah ve bir baştanrı idi.

 

Allah:Ar allāh الله  [#Alh] bir tanrı adı ~ Aram elah, ēlāhā אֶלָהּ, אֵלַהּ  [#Alh] a.a. ~ İbr eloah אֶלוֹהּ Tevrat tanrısının adlarından biri < İbr/Aram el אֶל  [#Al] tanrı, özellikle Kenan halkının tanrısı ≈ Akad ilu bir tanrı adı

→ ilah

Not: İbranicede zuhur eden -ah eklentisinin anlamı tartışılmıştır. Bir dişil eki olma ihtimali gözardı edilemez. • Karahanlı döneminden (11. yy) günümüze kalmış olan Türkçe İslami metinlerde Allah adına rastlanmaz, teŋri, bayat, iḏi sözcükleri kullanılır. Ancak 10. yy'dan itibaren Türkçe kullanıma girmiş olan çok sayıda Arapça İslami terim göz önüne alındığında bu adın yokluğu tesadüf olarak değerlendirilmelidir.
Kaynak:
Nişanyan etimolojik sözlük

Allah:[a] (Arapçaٱلل‍َّٰهromanizeBu ses hakkında Allāh (yardım·bilgi), Arapça telaffuz: [ɑɫˈɫɑː(h)]), İbrahimî dinlerde geçen tek Tanrı'yı ifade eden Arapça sözcük.[2][3][4] Allah ismini Müslümanlar dışında ana dili Arapça olan Yemen Yahudileri ve bazı Mizrahi Yahudileri toplulukları ile Malta'da yaşayan Roma KatolikleriOrta Doğulu Semitik Hristiyanlar olan AramilerMarunilerSüryaniler ve Keldaniler de kullanır.[5]

Allah kelimesinin Arapça bir kelime olmadığı iddiası mevcuttur[10] ve kelimenin kökeni klasik Arap dilbilimciler tarafından yoğun olarak tartışılmıştır.[11]

MÖ 2000’lere dayanan Kenan panteonunda “El” ya da “İl” baştanrı konumundaydı. El her şeye kadir, ezeli ve ebedi, yer ile gökteki her şeyin tek hakimi, her şeyi yaratan, yaratıcı, antlaşma yapan ahit tanrısı vs. gibi niteliklere sahipti. El tanrısı Aramiceye Eloh veya Elaha ve İbraniceye Eloah olarak geçmiş, Yeni Ahit’te “Eli” ve “Elohi” tanrı anlamında kullanılmıştır. İl veya El sonu el veya il ile biten isimlerde görülmeye devam etmektedir. Gabri-elMika-elAzrailİsrafil, İsrael, Yişmael (İsmail), Emanuel vb.[12] İslam öncesi Arapça yazıtlarda Hristiyanların MS 6. yüzyılda El ve Eloha kelimelerini kullandıkları bilinmektedir.[5]

Basra okulu onu irticali bir kelime veya gizli, yüce gibi anlamlara gelen “lyh” kökünden türemiş “lah”ın belirgin formu olarak değerlendirmişlerdir. Diğerleri ise kelimeyi Eski Suriye dili veya İbraniceden ödünç alınma, çoğunluk ise Arapça Al-ilah’ın kısaltılarak Allah şekline dönüştürülmesi olarak kabul etmişlerdir. Alimlerin çoğunluğu sonuncu teoriyi benimser ve ödünç kelime teorisine şüpheyle yaklaşır.[13][14]

Allah anlayışı Mekke dininde belirsiz bir anlama sahipti.[15][16] Allah veya ilah sözcüğü bir isim veya unvandan daha çok bir sıfat olarak kullanılmış olabilirdi.[15][17] Allah İslam öncesi dönemde politeistik Mekke panteonunda bir put ile temsil edilmeyen tek ilah ve bir baştanrı idi.[18] Güney Arabistan tanrılarından el-Lâtel-Uzzâ ve el-Menât Kur'an'da da anlatıldığı şekliyle [19] Allah'ın kızları olarak anılıyorlardı.
Kaynak:
https://tr.wikipedia.org/wiki/Allah

Allah:
Etimoloji. Allah kelimesinin etimolojisi üzerinde İslâm bilginleri, Arap dili uzmanları ve müsteşrikler tarafından farklı görüşler ileri sürülmüştür. Kelimenin herhangi bir kökten türemiş olmayıp sözlük mânası taşımadığı ve gerçek mâbudun özel adını teşkil ettiği, yahut sözlükte bir anlamı olsa bile gerçek mâbuda ad olunca bu anlamı kaybettiği genellikle benimsenmektedir. Bununla birlikte onun çeşitli köklerden türemiş olabileceğini söyleyenler de vardır. Bu ikinci grubun görüşleri şöyle özetlenebilir: a) İlâh kelimesinden türemiş olup başına harf-i ta‘rif getirilmiş, bir taraftan el-ilâh şeklinde dildeki yerini almışken diğer taraftan kullanım sırasında dile kolaylık sağlamak maksadıyla asıl kelimenin hemzesi kaldırılmış, lâmlar birleştirilmiş (idgam) ve azamet ifade eden kalın bir ses verilerek Allah tarzında okunmuştur. İlâh kelimesi ise “kulluk etmek” mânasındaki elehe-ye’lehu veya “hayret ve şaşkınlık içinde kalmak, gönülden bağlanıp sığınmak” anlamındaki elihe-ye’lehu ve velihe-yevlehu kökünden ism-i mef‘ûl mânasında bir masdar olup “tapınılan, yüceliğinin karşısında hayrete düşülen, gönülden bağlanılıp sığınılan” mânalarını ifade eder. Ancak ilâh, hak mâbud için olduğu gibi bâtıl tanrılar için de kullanılmıştır (bk. İLÂH). b) “Gizlenmek, duyu idrakinin fevkinde olmak” anlamındaki lâhe-yelîhu kökünden leyh  lâh kelimesinden türemiş olup “duyu idrakinin ötesinde bulunan” demektir. Lâh kelimesinin başına harf-i ta‘rif getirilerek lâmlar birleştirilmiş ve Allah kelimesi elde edilmiştir. c) Daha çok yabancı yazarların gösterdiği bir temayüle göre Allah lafzı, Câhiliye Arapları’nın putlarından olan el-Lât (اللات) veya Ârâmîce elâhâ (الاها) kelimelerinden alınmıştır.

Allah kelimesinin etimolojisi hakkında ileri sürülen ve sayısı otuza yaklaştığı kaydedilen (bk. Lisânü’l-ʿArab ve Tâcü’l-ʿarûs, “elh” md.leri; Râzî, I, 121-127) eski farklı görüşler ve bunlara ilâve olarak öne sürülen yeni iddialar (bk. Cevâd Ali, VI, 23-24, 116-118), başta Kur’ân-ı Kerîm olmak üzere İslâm literatürünün sunduğu Allah anlayışı karşısında fazla bir önem taşımaz. Bununla birlikte ortaya konan bütün görüş ve iddialar bir arada değerlendirildiği takdirde kelimenin zengin mânalı ve Arapça asıllı ilâh lafzından türemiş olduğu kanaati ağır basacaktır. Allah kelimesi İslâm öncesi Arap dili ve edebiyatında “ilâh, tanrı” anlamında kullanılmış ise de (aş.bk.) bu kullanımın konu ile ilgili İslâmî nasların semantik örgüsünden anlaşılan Allah kavramıyla münasebeti yok denecek kadar azdır. İslâm bilginleri bu kelimenin tarifini, aynı anlama gelen bazı kelime farklılıklarıyla şu şekilde yapmışlardır: “Allah, varlığı zorunlu olan ve bütün övgülere lâyık bulunan zâtın adıdır” (الله اسم للذات الواجب الوجود والمستحق لجميع المحامد) (Tehânevî, “el-ulûhiyye” md.). Tarifteki “varlığı zorunlu olan” kaydı, Allah’ın yokluğunun düşünülemeyeceğini, var olmak için başka bir varlığın desteğine muhtaç olmadığını ve dolaylı olarak O’nun kâinatın yaratıcısı ve yöneticisi olduğunu; “bütün övgülere lâyık bulunan” kaydı ise yetkinlik ve aşkınlık ifade eden isim ve sıfatlarla nitelendiğini anlatmaktadır. Allah kelimesi İslâmî naslarda bu tarifin özetlediği bir kavram haline gelmiş, gerçek mâbudun ve tek yaratıcının özel ismi olmuştur. Bu sebeple O’ndan başka herhangi bir varlığa ad olarak verilmemiş (bk. Meryem 19/65), gerek Arap dilinde gerekse bu lafzı kullanan diğer müslüman milletlerin dillerinde herhangi bir çoğul şekli de oluşmamıştır.
İslâm öncesinde Araplar’ın puta taptıkları bilinmektedir. Kur’an’da bu konuya sık sık temas edilmekte, bazı âyetlerde putların isimlerinden de söz edilmektedir (meselâ bk. en-Necm 53/19-20; krş. el-A‘râf 7/180; Râzî, Tefsîr, IV, 477). Bununla birlikte onların, muhtelif kabilelere ait olmak üzere sayısı yüzlerle ifade edilen putların üstünde bir yüce tanrının bulunduğu inancını taşıdıkları da anlaşılmaktadır. Kur’ân-ı Kerîm, onların deyişiyle “Allah”, “azîz” ve “alîm” diye adlandırdığı bu yüce tanrının kendilerini ve bütün kâinatı yarattığına, güneşi ve ayı belli bir nizama bağladığına, yağmur yağdırmak suretiyle yeryüzünü canlıların beslenmesine elverişli hale getirdiğine inandıklarını haber vermekte (meselâ bk. el-Ankebût 29/61, 63; ez-Zuhruf 43/9), ayrıca onların bu Allah adına yemin ettiklerini (el-En‘âm 6/109; en-Nahl 16/38), hayatlarının sıkıntılı ve tehlikeli dönemlerinde O’na sığındıklarını (el-En‘âm 6/40-41; Yûnus 10/22) ve O’nu Kâbe’nin rabbi kabul ettiklerini (Kureyş 106/3) ifade etmektedir. Yine Kur’an, Câhiliye Arapları’nın bu yüce tanrı (Allah) inancının yanında putlara tapmalarının, putların kendilerini Allah’a yaklaştıracağı ve O’nun nezdinde şefaatçi olacağı kanaatine bağlı olduğunu haber verir (bk. Yûnus 10/18; ez-Zümer 39/3). Diğer bazı âyetler, Câhiliye Arapları’nın “yüce tanrı” anlamındaki Allah inancının başka belirtilerine de temas eder (bk. Cevâd Ali, VI, 104-105).
Kaynak:
https://islamansiklopedisi.org.tr/allah#1

Allah:
Etimolojik olarak, Allah ismi muhtemelen Arapça al-Ilāh , "Tanrı" nın kısaltılmış halidir . İsmin kökeni , İbranice İncil'de ( Eski Ahit ) kullanılan tanrı kelimesinin il , el veya eloah olduğu en eski Semitik yazılara kadar izlenebilir . Allah, Tanrı için standart Arapça kelimedir ve Arapça konuşan Hıristiyanlar ve Yahudiler ile Müslümanlar tarafından kullanılır. Özellikle İslam ile kelimenin dernek İslam'ın kutsal dili olarak Arapça'nın özel statü gelen kutsal ,Kur'an : orijinal dilinde Kur'an Allah'ın değişmez kelime olarak kabul edilir, çünkü Tanrı'nın kendini tarif inanılmaktadır Arap dili olarak Allah'ın .
Kaynak:
https://www.britannica.com/topic/Allah

Yaratılış 1:3 bu kez Allah Teʿâlâ aydınlık olsun dėdi de aydınlık oldu
Yaratılış 2:5 ve henüz yerde olmayan 
sahrânıŋ cümle fidânlarını hem bitmezden evvel tarlanıŋ cemîʿ otunu zîrâ Taŋrı Allah Teʿâlâ dahi yer üzerine yağmur yağdırmadı ve yeri nadas ėtmek içỉn âdam yok idi

1665 Ali Bey çevirisi. (İlk Türkçe tercümedir.)

Bunun da yanısıra kullanageldiğimiz Kitab-ı Mukaddes'te kullanılan "RAB" "Rab" "rab" aslen üç farklı kelimedir (YAHWEH, ELOHİM ve ADONAİ). Mütercimler bu üç kelimenin de aslını kullanmamayı tercih etmişler ve hepsine de rab demişlerdir. Bu ve benzeri bir çok değişiklik mevcuttur.

Aslı bırakarak kelimelerle oyalanmak, kelimelerde huzur bulmak veya kelimelerden rahatsız olmak; bir Torah uzmanının bana söylediği "KELİME FETİŞİSTİ" olmamıza yol açabilir.

Nacizane önerim kitabı çok dilli okumaya çalışmaktır. Nitekim; " Gerçeği bileceksiniz ve gerçek sizi özgür kılacak" diye yazılmıştır.

SELAMETLE KALIN