Ne komiktir değil mi İNSANOĞLU!?..
Bu gün cadde kenarından yürürken, hatalı sollama yapan bir araç yüzünden tüm şoförler kornaları tüm gücüyle öttürdüler. Ben ise: -Ne bağırıyorsunuz? Bağırtı sorunu çözüyor mu? dedim kendi kendime.
Hemen akabinde: -Sen ne yapıyorsun sanki? Doğrudan seni ilgilendiren sorunlarda adeta yeri göğü inletmiyor musun? Gücün yetiyorsa yıkıp dökmüyor musun? Tokatlamıyor, dövmüyor musun?
Utandım doğrusu kendimden. Geçmişimdeki şiddet içerikli tavırlarım geldi aklıma, içim acıdı.
Klasik otomatik savunma mekanizmaları devreye girdi hemen.
-Her kes çok mu farklı sanki? Nihayetinde senin de bu şiddet eğilimli toplumun bir unsuru olarak, şiddete yatkın olman kaçınılmaz.
Tabii ki bu son derece saçma ve hatta benle çelişen bir savunma. Uzun yıllar boyunca kestiğimin kesik kalması için çalıştım. Daima olmasa da genellikle de beceriyorum diyebilirim.
Yine de savunma mekanizması devreye girmişti bir kez ve sürüyle düşünce üşüşüyordu beynime.
Bak şuna; çok değil, bir bir buçuk yıl önce karı pazarlıyor dediği ve iletişiminin dahi olmasını istemediği adamla bu gün yan yana resim çektirip sosyal medyada paylaşıyor. Bir başkası ile aynı iş yerinde çalışmaya başladı, ki onun için de demediğini bırakmamış ve hatta suratına tüküreceğini falan söylemişti. Ya bu gün ne değişti de aynı iş yerinde aynı bölümde çalışmaktaydı. vs. vs.
Tüm bunlar ben'e savunma olamaz tabii ki. Tüm sen'ler ne yaparlarsa yapsınlar, kendileri dahil her kese ne denli iki yüzlü davranırlarsa davransınlar, ben yanlışım.
Tek tesellim henüz diriyim, farkındayım ve özellikle kendime karşı, ama her kese karşı iki yüzlülükten vazgeçebilmek için çaba sarf ediyorum;.